Psikoterapist ağladığında: Danışanlarınızın yanında ağlar mısınız?

Terapi odalarının olmazsa olmazı bir kutu kağıt mendil. Ağlamak da terapinin bir parçası.

Ağlaması beklenen yalnızca danışanlar mıdır? Düşündüğünüzden daha sık yaşanıyor. Süpervizyon seanslarında psikoterapi eğitimi alan öğrencilerden de duyuyorum… Uzun yıllardır çalışan uzmanlardan da. Danışanın hikayesi sizi o kadar etkileyebilir ki seans sırasında olduğu kadar seanstan çıkıp eve döndüğünüzde de gözleriniz dolabilir.

Ben ağladım, başkaları ağladı, siz de ağlayabilirsiniz.

⇒ Blume-Marcovici vd. terapistlerle yapmış olduğu çalışmaya göre terapistlerin %69’u danışanın terapistlerinin duygularını kontrol etmekte güçlük yaşadığını düşünmesinden korkuyor. %56’sı terapistin ağlayarak danışanla rol değişikliğine gitmesinden endişeleniyor. Danışanların bundan olumsuz şekilde etkilenebileceği konusunda bir kanı hakim. Peki bu gerçeklere uyuyor mu?

  • Uyumlu (authentic) olmayı prensip edinmiş bizler neden göz yaşlarımızı gizleyelim?
  • Ağlamak empatik [eşduyum], uyumlu ve daha içten bir ilişki ortamı yaratamaz mı?
  • Duygusal ve kırılgan yanınızı onlara gösterdiğinizde terapist olarak yetkinliğinizi sorgulayabilir mi danışan?
  • Danışan terapist bile ağladı halime diyerek, kendisine acıyabilir mi?
  • Danışanın gruru incinir mi… İnsanlar halime acıyorlar gibi düşünebilir mi? Özellikle güçlü görünmeye önem veren danışanlarımız.
  • Bilimsel araştırmalar ne diyor bu konuda?

Hangi durumlarda terapistler ağlarlar?

  • Danışanlarımızın travmaların dinlerken. Danışanınız nasıl tecavüze uğradığını anlatır… Yavrusunu yeni kaybeden bir anne son bakışını anlatır…
  • Danışanınızı kaybetmeniz söz konusu olduğunda. Kanser hastası danışanınız umut kalmadığını söyler…
  • Kimi zaman da danışanlarımız büyük bir aşama kaydederler, farkındalık kazanırlar. Uzun yıllar önce çocuk terapisine gelen danışanınızla karşılaşırsınız. Ümitsiz diye nitelendirilen uyuşturucu bağımlısı genç yanında kurduğu ailesiyle sizi selamlar…

⇒ Blume-Marcovici ve arkadaşları ağlamış olan terapistlerden son ağladıkları seansı düşünmelerini istemişlerdir. Terapistler seans sırasında en son ağlama nedenleri olarak şunları göstermiştir;

  • %75 üzüntü
  • %63 içlerine dokunmuş olması (feeling touched)
  • %33 sıcaklık (warmth)
  • %15 şükran duymak (gratitude)
  • %12 mutluluk

Ne kadar sıklıkla ağlıyor danışanlar ve terapistler seanslarda?

⇒ Trezza’nın 1988 yılında yapmış olduğu çalışma danışanların %21’inin terapi seanslarında ağladığını ortaya koymuştur.

⇒ Blume-Marcovici ve arkadaşları Amerikada 684 terapist arasında yaptıkları ilginç çalışmada terapi seanslarında ağlama alışkanlıklarını sormuştur. Çalışmaya katılanların %75’i kadın. 22-85 yaş aralığında. %35 BDT, %23 Psikodinamik yaklaşım) Çalışmaya göre terapistlerin %72’si danışanlarıyla ilgili nedenlerden dolayı ağlamış. %30’u son dört hafta içinde ağladığını belirtmiş. Ağlayanların %7’si bunu seans içerinde yapmış. Bu şu anlama geliyor seanslarda ağlayan danışanlar terapistlerin üç katı kadar. Elbette danışanların kendi meselelerini anlatırken uzun uzadıya ağlamalarıyla, bunu dinleyen terapistin gözlerinin dolmasının nitel olarak da farklı olacaktır.

⇒ Ashley Treat ve arkadaşlarının 2015 yılında 188 yeme bozukluğu yaşayan hasta ile yaptığı çalışmada katılımcıların %57’si terapistlerinin ağladığını gördüğü ifade etmiştir.

Hangi terapistler daha çok ağlıyor?

Blume-Marcovici vd. yapmış olduğu çalışmaya göre daha fazla ağlama eğilimi gösterenler;

Terapistler olarak bu gibi durumlara hazırlıklı mıyız?

Terapistler olarak ağlama konusunda hazırlıklı olmadığımızı düşünüyorum. Her terapist ofisine bir kutu kağıt mendil bulunduruyor. Etik derslerinde danışanın ağlaması durumunda elini tutabilir miyiz, nasıl teselli edebiliriz gibi konular gözden geçiriliyor.

Ama ya kendilerinin. Psikoterapi eğitimleri bu gibi bir çok konuda terapistleri yeterince hazırlamıyor. Ya da empatik değil sempatik bir davranış… bu bir aktarımdan ibaret gibi kestirme tutumlarla konu gözden geçirilmiyor. İşin insani boyutu teknik terimlerle boğuluyor.

Danışanlar ağlayan terapistleri hakkında ne düşünüyorlar?

⇒ Blume-Marcovici vd. terapistlerle yaptıkları çalışmada onlara danışanlarının ağlamış olmalarını nasıl değerlendirdiklerini soruyorlar.

Terapistlerin gözünde kendilerinin ağlaması danışanlarını şu şekilde etkileyebiliyor;

  • %82’si terapistlerinin kendilerini gerçek manada önemsediğini düşünüyor.
  • %72’si ilişkinin daha uyumlu (authentic) olduğunu düşünüyor.
  • %61’i danışanın da kendi duygularını ifade etme noktasında cesaretlendiğini belirtiyor.

⇒ Ashley Treat ve arkadaşlarının 2015 yılında 188 yeme bozukluğu yaşayan hasta ile yaptıkları çalışmaya göre terapistlerini genel değerlendirmeleri etkili oluyor danışanların terapistlerinin gözyaşlarıyla ilgili tutumlarında. Genel olarak terapistle ilgili algıları pozitif ise gözyaşlarını da pozitif algılama ihtimalleri yüksek oluyor.

Katılımcılar terapistlerin ağlama niteliğini de değerlendirmişler. Birçoğu terapistlerinin gözlerinin dolduğunu ya da hafif gözyaşlarına rağmen sürece devam ettiği ifade etmiş. Yüksek sesle uzun bir ağlama çok daha az sıklıkla yaşanmış ve bunlar daha negatif değerlendirilmiş.

⇒ Alice Watson University of East London’da yazmış olduğu tezi için terapistleri ağlamış olan sekiz danışanla görüşmelerde bulunmuş. Danışanların terapiden beklentileri ile terapistin ağlamasına karşı olan tepkilerinin değişken olduğunu ortaya konulmuş.

Terapistlerin ağlama konusundaki çekinceleri neler?

Birçok nedenle ağlamaktan çekiniyorlar terapistler. Korkularından bazıları şunlar;

  • Danışanlarının kendilerini profesyonel bulmaması
  • Danışanın kendi derdini bırakıp terapisti teselli etme gibi bir rol üstlenmesi
  • Duygularına hakim olabilmeyi uzmanlığın bir gereği görmek. Ağlayan uzmanı yetkin bulmamak.

Terapistler olarak tedavi edici etkiyi psikoterapi tekniklerinin değil, ilişkinin yarattığına inanıyoruz. Yıllardır süregelen psikoterapi araştırmaları bunu gösteriyor… Carl Rogers, Rollo May, Fritz Perls gibi hümanist yaklaşımı savunan terapistler bunu savunuyorlar…

Elbette her terapi yönteminin danışanla kurduğu ilişki oldukça farklı. Psikanalistler danışanlarına karşı daha kapalı kutu olarak kalabilirken, kişi merkezli terapi danışana yeterince sınır koymamakla suçlanabiliyor. Değişik terapi yöntemlerinin terapistin ağlamasını farklı değendireceği de muhakkak. Örneğin; psikodinamik yaklaşımda karşı aktarım olarak değerlendirilebilir.

Kimi terapistlerin şöyle genel bir yargısı var. Danışana empati duymalıyız, sempati duymamalıyız. Benim Carl Rogers‘ı okumalarım danışana hiç sempati duymayın demediği konusunda. Sempatinin makul bir ölçüde kalması gerektiğini, empatinin daha ön planda olması gerektiği görüşünde. Carl Rogers’ın insan olan bir terapistin sempati duygusunu tamamiyle bir kenara atmamız gerektiğini salık vermesi beklenemezdi. Rogers’ın da dediği gibi. Bazen onu savunan dostları, onu eleştirenlerden daha fazla zarar verebiliyor yanlış anlayarak.

Danışanınızın önünde ağladığınızda ne yapabilirsiniz?

Danışanınız çok üzüntü veren bir hikayesini paylaştığında o ağlarken sizin de gözleriniz dolmuşsa bunun için açıklama yapmanız gerektiğini düşünmüyorum. Özellikle de danışan hikayesini anlatmaya bundan çok etkilenmiş gibi gözükmeden devam ediyorsa.

Danışan durup sizinle ilgilenme gibi bir adım atıyorsa (bu başına gelen hiçbir terapist duymadım), müdahale etmek gerekirdi… Olmaz ama diyelim ki oldu. Şöyle temalaştırabilirsiniz…

Psikoterapist: Sanıyorum hikayenizde şu beni çok etkiledi… bundan dolayı gözlerim doldu.” “Gözlerimin dolması sizi nasıl etkiledi?”

Psikoterapist ağladığında – Kaynaklar

When therapists cry

About adminsinn

Bunları da İnceleyebilirsiniz

Başkalarını neden doğru dürüst dinleyemiyoruz? 10 Nedeni

Dinlemek iletişim kabiliyetlerinin belki de en önemlisi. Neden kabiliyet diyorum? Çünkü kabiliyetler öğrenilebilir, geliştirilebilir. Televizyon …